Arz talep meselesi!
Kış aylarından biri olmasına rağmen şubat ayını bir bahar ayı gibi düşünürüm nedense.
Bu ay içinde düşen cemrelerden dolayı sanırım.
Ve hemen her yıl bu ay içinde iştahım kabarır ve bazen birkaç gün kalmacasına, bazende günübirlik Enez’e giderim mutlaka.
Bir günlüğüne de olsa bu yılda nasip olur inşallah.
Ve her ne kadar ‘kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır’ diye atasözleri olsa da, mart ayı da gerçekte de olduğu gibi tam bir bahar ayıdır benim için.
Dilerim, ne kapıdan baktırsın ne de kazma kürek yaktırsın.
Çünkü hakikaten zor bir kış geçiriyoruz bu sene.
Bir yanda pandemi, diğer yanda da biraz onun da payı olduğuna inandığım; hayat pahalılığı oldukça zor bir kış geçirmemize neden oluyor bu sene.
Havalar müsaade etsinde bir nebze olsun rahatlayalım hiç değilse.
Geçtiğimiz gün sosyal medya da paylaştığım gibi ilk defa kombinin oda termostatını 22 dereceye düşürdük bu sene.
Salgın nedeniyle eve kapandığımız için neredeyse tek eğlencemiz olan televizyonu bile zaman zaman dinlendirir olduk!
Ne yalan söyleyeyim; akşamları çoğu kez elektriği açmak yerine TV ışığında oturmayı yeğliyoruz.
Fırsatçılar, gıda fiyatlarını da borsaya çevirdiler bu arada!
Verilen cezalara da aldırış ettikleri falan yok gördüğüm kadarıyla.
El birliği etmişçesine kuruşu kuruşuna aynı fiyatlarda mal satıyorlar.
Örneğin; birinde 28.90 lira olan bir ürün nasıl oluyorsa hepsinde aynı fiyattan satılıyor.
Gıda fiyatlarında tıpkı ilaç fiyatları gibi bir uygulama var adeta.
Her şeye rağmen benim umudum var şahsen.
Bu böyle devam etmeyecek bence.
Ne kadar olur bilemem ama; artan bu fiyatlar, alım gücüne bağlı olarak mutlaka düşecektir de!