Başka bir şey yazamıyorum!
Ne yalan söyleyeyim, yaşanan depremler nedeniyle ruh halim iyice bozuldu bu aralar.
Bu nedenle de deprem dışında bir konuyu düşünemiyorum bile!
Bir yandan deprem bölgelerinde ki vatandaşların yaşadıklarına bakıyor ve onlar adına üzülüyorum bir yandan da olası bir doğu marmara depremini düşünerek kaygılanıyorum.
Gölcük depreminde Uzunköprü’deydim ve uykudan fırlayıp yatağın üzerinde sallanıp beklerken evimiz için ha yıkıldı ha yıkılacak endişesi taşımıştım.
Çok şükür herhangi bir şey olmamıştı.
Sarsıntı bittikten sonra da gece yarısı ilk işimiz de işyerimize gitmek ve bir hasar var mı yok mu görmek olmuştu.
Çocuklarım da, rahmetli annemle birlikte Enez’deydiler ve komşuların feryat ve seslenişlerine rağmen onlar bu depremi hissetmemişler bile çok şükür.
Sonrasında Düzce depremine de yine Uzunköprü’deki evimizde ve bir ahbabımızın düğününe gitmek için hazırlanırken yakalanmıştık.
24 Mayıs 2014’te her ne kadar merkezi Gökçeada açıkları olarak açıklanmış olsa da, aslında Semadirek adasının 18 km güneyinde meydana gelen 6.8 şiddetinde ki depremde ise Enez’de evimizin terasında oturuyorduk.
Semadirek adası Enez’e sadece 23 mil yani 39 km. depremin merkezi de 57 km. mesafede olduğu için çok yoğun hissetmiş olsak da, bu depremin merkezinden 207 km uzakta ki Tekirdağ’da ikamet eden kızımın ve damadımın yaşadıklarını dinleyince ne kadar geniş bir alanda etkili olduğunu daha iyi anlamıştık.
Demem o ki; Enez’de de oldukça büyük bir deprem yaşanmıştı 2014 yılında.
Ve şükürler olsun ki; bir elektrik trafosunun ve birkaç da baca düşmesinin dışında başka bir olumsuzluk yaşanmamıştı!
Daha sonra Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 lik depremde de bu defa bizde Tekirdağ’da çocuklarımızla beraberdik.
Şimdi bütün bunları ve güneydoğu da yaşanan son depremlerin şiddetini düşününce haklı olarak endişeleniyorum doğrusu.
Allah korusun ve başka acılar yaşatmasın inşallah.