“İnsan Haklarının Dünü, Bugünü ve Yarını” Paneli Gerçekleştirildi

Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde “İnsan Haklarının Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu bir panel gerçekleştirildi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde düzenlenen panelde, insan haklarının tarihsel arka planı ile korunması ve denetimi konuları konuşuldu.
Trakya Üniversitesi ve Edirne Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu iş birliğinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 74. yıl dönümü dolayısıyla “İnsan Haklarının Dünü, Bugünü ve Yarını” paneli düzenlendi.
Prof. Dr. Fehmi Yıldız Konferans Salonu’nda düzenlenen panele İdare Mahkemesi Başkanı Yüksel Arslan, Vali Yardımcısı Ali Uysal, Rektör Yardımcısı Prof. Ahmet Hamdi Zafer, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Gençler, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Sezgin, kurum müdürleri, Edirne Barosu temsilcileri, avukatlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dr. Öğr. Üyesi Ebru Zümrüt Şener Boyacıoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panelde, İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selda Çağlar ve Dr. Öğr. Üyesi Hakan Sabri Çelikyay konuşmacı olarak yer aldı.
Dr. Öğr. Üyesi Ebru Zümrüt Şener Boyacıoğlu panel açılışında yaptığı konuşmasında, insan haklarının herkesi ilgilendiren en önemli konuların başında geldiğini belirterek, “Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından insanlık ailesinin bütün üyelerinin onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğu inancıyla 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edilmiş ve bu tarih Dünya İnsan Hakları Günü olarak ilan edilmiştir. İnsan hakları bağlamında çocuk hakları, kadın hakları ve hayvan hakları gibi her türlü hak konusu, en önemli gündemimizi oluşturuyor. Bugün düzenlediğimiz paneli, bu konuya farkındalık oluşturması açısından oldukça değerli ve anlamlı buluyorum. Çok değerli hocalarımız, insan haklarının gelişimini tarihsel perspektiften geçmişten günümüze bizimle paylaşacak ve hakların korunması ile denetim mekanizmalarına yönelik konularda bizleri bilgilendirecekler. Emeği geçen ve bizimle aynı duyarlılığı paylaşan herkese teşekkür ediyorum.” dedi.
İnsan Haklarının Dünü, Bugünü ve Yarını panelinde Dr. Öğr. Üyesi Hakan Sabri Çelikyay “İnsan Haklarının Tarihsel Arka Planı ve Gelişimi” ve Prof. Dr. Selda Çağlar “İnsan Haklarının Korunması ve Denetim Mekanizmaları” konularında konuşmalarını gerçekleştirdiler.
İnsan haklarının tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı ortaya çıkan bir kavram olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hakan Sabri Çelikyay “İnsan hakları, sadece insan olmaktan kaynaklı haklardır. Yani insan olmak, bu haklara sahip olmak için yeterli. İnsan hakları düşüncesini eski çağlara kadar götürmek mümkün ancak bugün algıladığımız şekliyle 17 ve 18. yüzyılın Avrupası’nda ortaya çıkan bir kavram. İnsan hakları kavramının çıkış noktası insan onurudur. İnsanı değerli bir varlık olarak algılıyoruz ve bununla bağlantılı olarak da insan onurunun korunması düşüncesinden bahsetmemiz mümkün. Her insanın onurlu ve insanca yaşayabilmesi, insan hakları kavramını ortaya çıkarmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin birinci maddesinde insan onuru kavramına atıfta bulunulduğunu görüyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler’in oluşturulması ve hemen onun akabinde de kabul edilen bu bildirge, bir bakıma savaşta yaşanan ciddi insan hakları ihlallerine tepki olarak ortaya çıktığını çağrıştırır. İnsan haklarının korunması düşüncesi, artık devletlerin kendi ulusal meselesi olmaktan çıkarak evrensel bir mesele haline gelmeye başlamıştır. Tüm insanlar onur bakımından eşittirler ve herkes için insan onurunu korumak eşit bir değer taşır. Bu düşünceyle insan onurunu koruyucu tedbirler almak, insan haklarını tanımak, bunları güvence altına almak bir yükümlülük olarak modern ve demokratik devletlerde karşımıza çıkar. Giderek insan hakları normları, gerek uluslararası sözleşmelerde gerek devletlerin anayasalarında 20. yüzyıldan ikinci yarısından itibaren yoğun bir şekilde yer alır. ” dedi.
İnsan haklarına ilişkin en önemli husus olarak bu hakların statik değil dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hakan Sabri Çelikyay, “Sosyal hayat, ekonomik hayat, siyasal hayat değiştikçe ve insan onurunun korunmasına yönelik tehditler farklılaştıkça insan haklarına ilişkin yeni kategoriler, yeni modeller, yeni haklar, yeni özgürlükler söz konusu olabilir. Gelecekte, şu anda öngörülemeyen yeni bazı haklar ve kategoriler insan hakkı olarak tanımlanabilir.” ifadelerini kullandı.
İnsan haklarının uluslararası alanda tanınması ve korunması hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Selda Çağlar, “Zenginlik, yoksulluk, ırk, ulus, etnik köken, din, dil, cinsiyet vs. açıdan insanoğlunun değerini ayırt edemeyiz. O nedenle insan haklarına yönelik yaşanan ihlallerden yola çıkarak bu ihlalleri gidermek ve önlemek adına birtakım uluslararası sözleşmeler yapılıyor veya devletlerin iç hukuklarında anayasalar ve ilgili yasalar çerçevesinde insan haklarının korunmasına yönelik kurallar belirleniyor. Öncelikli koruma, her devletin kendi bireyini vatandaşını koruması şeklinde ulusal korumadır. Bir devletin, kendi ülkesinde yaşayan insanların haklarını nasıl koruyacağı konusundaki karar yetkisi ilk olarak ilgili devlete aittir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu ülkelerde insan hakları anayasa ve yasalarla korunmakta ve denetimi de bağımsız mahkemeler tarafından yapılmaktadır. Hakkının ihlal edildiğini düşünen bir bireyin öncelikle hukuk yollarına başvurarak hakkını araması gerekmektedir. Bütün hukuk yolları denendikten sonra uluslararası denetim gündeme gelebilmektedir.” dedi.
Bazı ülkelerde insan hakları konusunda ihlaller yaşanabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Selda Çağlar “Bu noktada insan hakları konusunu sadece devletlere bırakmak yeterli görülmemiştir. Çünkü her devletin sosyal, ekonomik gelişimi, kültürel gelişimi, insan hakları algısı, koruma yöntemleri birbirinden farklıdır. Birleşmiş Milletler’in (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ortaya çıkışı bu noktada haklı bir düşüncenin ürünüdür. Evrensel düzeyde insan hakları korunmadığı sürece dünya barışının dünya adaletinin sağlanması söz konusu değil. İnsan haklarına yönelik yeni sözleşmeler yapılması, yeni denetim ve daha etkili denetim mekanizmaları getirerek insan haklarının korunması son derece dinamik bir alan olarak gelişmeye devam ediyor. Bugün dünya üzerindeki kıtalara baktığımızda her bir kıtanın değil ancak çoğu kıtanın bir insan hakları koruma mekanizması olduğunu görürüz. Örneğin Avrupa Konseyince ortaya konan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin etkinliğini sağlayan en önemli faktör, güvence altına alınan hakların ihlal edilip edilmediğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) denetlenmesidir. Mahkemenin bu yetkisine dayanarak bireyler üye devletleri şikâyet edebilmektedir. Avrupa insan Hakları Sözleşmesi yanında Avrupa Konseyi’nin sosyal hakları koruyan metinleri de vardır. Avrupa Konseyi dışında Amerika’nın da böyle kendi bir sistemi vardır. Afrika’da da bir İnsan Hakları Mahkemesi vardır. Avrupa insan hakları sözleşmesinin muadili diyebileceğimiz nitelikte bir sözleşme çerçevesinde kurulmuş bölgesel insan haklarını koruma sistemi olduğundan söz ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Selda Çağlar son olarak insan haklarının ulusal düzeyde korunmasına ilişkin mekanizmaların nasıl çalıştığı ve sözleşme hükümlerini yerine getirmedeki misyonuna ilişkin örnekler üzerinden bilgiler paylaştı.
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.