Tercan; “MHP tüm kesimlerin sesidir”

MHP Edirne İl Başkanı Zakir Tercan, “Milliyetçi Hareket Partisi seçim beyannamelerimizde yer verdiğimiz 3600 ek gösterge beklentisinin karşılanması, asgari ücretin ve tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücret kadarlık kısmının vergi dışı bırakılması…Öğretmenlere Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla birlikte maaşlarında düzenlemeler yapılması…Sağlık personelinin özlük haklarında iyileştirmeler yapılması…Muhtarların aylık ücretlerinin en az asgari ücret düzeyinde belirlenmesi başta olmak üzere birçok düzenlemenin hayata geçirilmesinden ve EYT’ye ilişkin düzenlemenin de Meclis gündemine gelerek çözüme kavuşturulacak olmasından ötürü memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
Tercan, yaptığı yazılı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi;
“Ayrıca, kamuda geçici işçi ve sözleşmeli olarak çalışan tüm personelin kadroya geçmelerini sağlayacak düzenlemelerin de kısa sürede hayata geçirilecek olmasını takdirle karşılıyoruz.
16 yıldızın ışığını cevherinde barındıran Türkiye Cumhuriyeti’nin 21’inci yüzyılı aydınlatacak bir güneş olması için ortaya koyulan çabaların durmaksızın devam etmesi gerektiği inancındayız.
Bu inançla Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemizde iş gücü piyasası ve çalışma hayatıyla ilgili köklü bir reform yapılması gerektiği görüşündeyiz.
Toplumun tüm kesimlerini insana yaraşır iş fırsatlarının sunulduğu, iş gücü niteliğinin yükseltilip etkin kullanıldığı, ücret-verimlilik ilişkisinin güçlendirildiği, iş sağlığı ve iş güvenliği şartlarının iyileştirildiği ve etkin bir şekilde denetlendiği bir iş gücü piyasası oluşturulmasını öngörüyoruz.
Pandemi süreci ve sonrasında yaşanan olumsuz ekonomik durumdan vatandaşlarımızın etkilenmemesi için gerçekleştirilen asgari ücret iyileştirmeleri esnaf ve çiftçilerimizin ödediği SGK primlerini de artırmaktadır… Özellikle küçük esnaf ve çiftçimiz primlerini ödemekte güçlük çekmektedir.
9000 prim ödeme gününe sahip esnaf ve sanatkârlardan emekli oluncaya kadar alınacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerinde indirim yapılmasını temenni ediyoruz.
Binlerce esnaf ve sanatkârımızın 2000 yılı öncesi vergi ve oda kaydı olup BAĞ-KUR kaydı olmayan çalışma sürelerinin sigortalılık süresi olarak değerlendirilebilmesi ve bu sürelerin borçlanılmasına imkân verilmesi taleplerinin karşılanması gerekmektedir.
Sosyal Güvenlik Sisteminde kendi adına prim ödeyenlerin emeklilik için gereken prim ödeme gün sayısıyla bağlanan emekli aylıklarındaki adaletsizlikler de giderilmelidir.
Kamuda eşitsizliğin ortadan kaldırılması ve iş barışının sağlanması adına düzenleme yapılması gereken bir diğer alan da eczacılarımızla ilgilidir.
Eczacılar artık ekonomik kaygıları ile gündem olmak istemiyorlar. Eczacılar, eczacılık yapmak istiyorlar.
Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan eczacılarımız başta olmak üzere bütün kamu ve kurum kuruluşlarında sağlık personelinin özlük hakları ve çalışma şartlarında yapılacak iyileştirme ve düzenlemelere eczacıların da dâhil edilmesi iş barışının sağlanabilmesi adına bir yükümlülük ve hakkaniyetin gereğidir.
Bu noktada, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun ek 84’üncü maddesinde hekim ve diş hekimleri yer alırken eczacılara yer verilmemesi eksikliği de ivedilikle giderilmelidir.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türk Eczacıları Birliği arasında imzalanan ilaç alım protokolünde eczacıların ekonomik sorunlarının çözümüne yardımcı olacak iyileştirmelerin yapılması da temennimizdir.
Kamuda çalışma barışı ve verimliliğin sağlanması adına 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre yardımcı hizmetler sınıfında hizmetli, teknisyen yardımcısı, aşçı ve buna benzer unvanlarda çalışan ve sayıları yaklaşık 110 bini bulan vatandaşımızın statülerinden dolayı yaşadıkları düşük ek gösterge, düşük tazminat yansıtma oranı ve düşük iş güçlüğü zammı gibi mağduriyetlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Yardımcı hizmetler sınıfı personelinin eğitim durumlarına uygun genel idare hizmetleri ve teknik hizmetler sınıfı memur kadrolarına geçişi sağlanmalıdır.
Üreten, gelişen ve büyüyen Türkiye’nin ön koşulu, yarının dünyasının gerektirdiği bilgi ve becerilere haiz nesiller yetiştirmektir…
Yarının Türkiye’si için mesleki eğitime yönelik ortaya koyulacak bütün çabalar, bu alana yönelik yapılacak bütün iyileştirmeler kalkınmamızın başat gücü hüviyetinde olacaktır….
Bu sebeple, çıraklık ve mesleki eğitimin özendirilmesi adına sigortalıların çıraklık ve staj sürelerinin fiili bir çalışmaya dayanması dikkate alınarak bu sürelerin hizmetten sayılması ve sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınması doğru olacaktır…
Atılacak bu adım Mesleki Yeterlilik Kurumunun da müstesna gayretleriyle yüksek standartlı ve belgelenebilir mesleki donanımlı büyük bir insan gücünü Türkiye’ye kazandıracaktır…
Mesleki yeterlilik belgesinin ilk kez verilmeye başlandığı 2008’den bugüne kadar 2,3 milyon nitelikli iş gücüne ulaşılmış, bu iş gücünün yüzde 92’si çalışma hayatına kazandırılmıştır.
Ne yazık ki bu sayı içerisinde nitelikli ve mesleki yeterlilik belgesine sahip kadınlarımızın oranı oldukça düşük seviyededir. “Toplumun ilerlemesi toplamın ilerlemesiyle mümkündür.” anlayışından hareketle Türkiye Yüzyılı vizyonu ve “lider ülke Türkiye” hedefimiz için kadın iş gücümüzün ekonomiye dâhil edilmesine ihtiyacımız vardır.
Bu nedenle Mesleki Yeterlilik Kurumunun paydaş kurum ve kuruluşlarla ortak yürüteceği proje ve teşvikler kanalıyla nitelikli ve mesleki yeterlilik belgesi sahibi olan kadınlarımızın sayısı hızla artırılmalıdır.
Ayrıca, kadınlarımıza stajyerlik ve sigortalılık döneminde tanınan doğum borçlanması hakkı sigortalılık öncesi dönem için de tanınmalıdır.
MHP olarak çocuklara karşı cinsel istismar suçunu işleyenlerle ilgili olarak Sayın Genel Başkanımızın da bizlerin de en net şekilde, defaatle söylediğimiz bir husus var; bu suçu işleyenler kim olursa olsun idamsa idam, en ağır ceza ne gerekiyorsa yapılsın.”